24 Aralık 2015 Perşembe

Sanatçı Şinasi Güneş ile Sanatçı Erman Akçay Arasında Yapılan Röportajın Dökümüdür.


       Kısaca özgeçmişinize  değinir misiniz?
1982 İstanbul doğumluyum. Marmara Üniversitesi GSF Grafik Sanatlar mezunuyum. Grafik, illüstrasyon ve resim alanında çalışıyorum.

       Niçin sanat ile ilgili fanzin yapma gereksinimi hissettiniz?Çeşitli konularda kitapçıklar hazırlamak, hikayeler yazmak, çizimler yapmak hoşuma gidiyor, eğlenceli geliyor. Hiç düşünmedim niye yaptığımı. (Ayrıca fanzinler dışında da yazıp çizdiğim dergiler oldu.) Çocukken okuduğum Amiga, Commodore dergilerinin üzerimdeki etkisi büyüktür. Olağanüstü dergilerdi bunlar. Şu anki gençlik dergileri gibi okuyucuyu aptal bir tüketici değil, bir yaratıcı, sanatçı konumuna koyan eşsiz yayınlardı. Programcılık, grafik tasarım gibi gençlerin zekasını geliştiren konularla dolup taşardı sayfalar. Commodore dergisi, Amiga Dünyası, 64'ler gibi dergilerden bahsediyorum. Kişisel tarihimde bunlardan önce, bir de "Macera Tüneli" denilen bir çocuk kitabı serisi vardı. Kitabın baş kahramanı olduğun ve hikayeye, yaptığın tercihlerle sayfalar arasında dolaşarak yön verdiğin ilginç çocuk kitaplarıydı bunlar. O dönem, bu kitaplara özenerek bende hikayeler kurgulamış, kendimce bir çok kitap yapmıştım. Bir de "Süper Korku" çizgi romanını çok severdim. Sanırım şu an yaptığım çalışmalarda bile bunların etkileri var. 

       Şu ana kadar çıkardığınız sanat Fanzinleri nelerdir,  tarihsel süreçleri itibariyle bu fanzinlerden biraz bahseder misiniz?
İnanın o kadar detaylı hatırlamıyorum. Onlarca fanzin yaptım. Kimileri duruyor, kimileri kayıp. Sanat fanzini olarak düşünmedim ama ben bunları. Dışardan entelektüel olaylara kafa yoran biri gibi görünüyor olabilirim ama pek de öyle değilim, entelektüeliteye karşı olduğumu bile söyleyebilirim hatta. Zevk almaktır bence asıl mesele, aşktır. Resim yapmak, ağaçlarla dolu koca bir ormanda kan ter içinde avlanmak gibidir. Vurduktan sonra nedir o? Ölü bir aslan. Olayın özü, resim yaparken yada bir enstrüman çalarken, yada her ne yapıyorsan işte aldığın tinsel hazdır, gerisi hikaye. Sanat piyasası da  pek umrumda değil açıkçası.

       Gerek matbuu gerekse online ortamda fanzinlerin dağıtımını nasıl yapıyorsunuz, nasıl ulaşabiliriz ? İlk başladığım dönemlerde çeşitli kitapçılara bırakıyordum ama artık bu beni çok yoruyor. Bunun yerine, geçen sene bir dropbox klasörü oluşturdum, oraya yüklüyorum hepsini, her yeni sayı çıktığında bağlantıyı facebook üzerinden paylaşıyorum. Elime para geçince de basıp arkadaşlara veriyorum yada postalıyorum. Bunun dışında, yakın zamanda Istanbul'74, ciddi bir sergi düzenleyecek. Türk Punk ve Fanzin kültürü üzerine retrospektif bir sergi. Tüm bu fanzinleri, matbu formatta edinmek isteyen arkadaşlar sergiyi ziyaret edip, fanzinlerden edinebilirler. Ayrıca, Futuristika destekliyor benim çalışmalarımı, Löpçük'ün ilk 2 sayısını web-sitesine yüklediler. Bazı önemli söyleşileri de İngilizce ve Türkçe olarak iki dilde yayınladılar.
  İçerik bağlamında sıkıntı yaşıyor musunuz, belirli bir dosya konusu var mı, ağırlıklı olarak içerik nelerden oluşuyor?  
içerik açısından sıkıntı yaşamıyorum, alt-kültür, yeraltı sanatlar alanında yapılacak çok iş var fakat bir ekibim olmadığı için arzuladığım içeriği de her zaman tam olarak oluşturamıyorum. Bilhassa yabancı dillerden çeviri yapacak arkadaşlar lazım. Dosya konusu da oluşturmuyorum henüz, içimden geldiği gibi, beni tatmin edecek şekilde çalışıyorum. Beğendiğim işleri koyuyorum. Bazen bir metni ingilizce'den çeviriyorum. Bazen eski fakat önemli bulduğum bir metne yer verip, yeniden gündeme gelmesini sağlıyorum. Fanzin işte, kes yapıştır etiğine sadık bir şekilde çalışıyorum, yeni dosyalar ve çizimler ekleyerek tabii.

       Çıkardığınız fanzinlerin güncel sanat ile ilişkisinden bahsedermisiniz?
Herşey güncel sanatın bir parçası artık. Yukarda bahsettiğim gibi biz de bir sergi için çalışıyoruz. Bazı sayfaları, büyük boy baskı alıp  sergilemeyi düşünüyoruz. El emeği göz nuru olan eski fanzinlere yer verilecek. Esat Cavit Başak ve Tolga Güldallı  gibi oldschool fanzincilerle bağlantı içindeyim. Fakat güncel sanat ortamını çok iyi takip eden biri olduğumu da söyleyemem. Bir sürü şey oluyor güncel sanat alanında, ben daha çok kendi yolumda gidiyorum ve low brow, underground art alanında iş yapıyorum.

       Sizce sanat fanzinlerini diğer sanat ile ilgili yayınlar ile aynı kefeye koymak mümkün mü? Serhat Köksal'ın yaptıkları dışında) Sanat fanzinleri derken neyi kastettiğinizi inanın bilmiyorum, memlekette kim ne yapıyor pek bir bilgim yok. Bende bir sanat fanzini yapıyor havasında değilim, sevdiğim resimlerden, hikayelerden kitapçıklar hazırlıyorum, dağıtıyorum. Şu olabilir sanat fanzinlerinde, kişisel bir beğeninin, estetiğin ürünü olabilirler. Dergiler her alanı takip eder, gündemin nabzını tutar. Fanzinciler adı üstünde, kendi seçkilerine, beğenilerine göre özel, fetiş bir yayın yaparlar.

       Fanzinler ile anarşizm arasında nasıl bir ilişki var?
Fanzin yayınlamak başlı başına anarşist bir tavır aslında. Yasa dışı yayıncılık, yeraltı yayıncılığı, samizdat, kaçak yayın. İstediğinizi yazıp çizebilirsiniz. Anarşi'den ne anladığınız da önemli tabii burda. Devlet karşıtı yayınlar da yapabilirsiniz, kendi kafanızda insanlar bulabilir, onlarla iletişime geçip yeni fanzinler de yapabilirsiniz, size kalmış. İnternet'in ve sosyal medyanın buı denli etkili olduğu bir çağda fanzin yapmak, biraz da zevk meselesi, hobi gibi bir şey.

       Fanzinler vasıtası ile hedeflediğiniz bir erek var mı?Dürüst konuşmak gerekirse çok ciddi bir hedefim yok. Türk yeraltı sanatları alanında literatürel bir boşluğu kapatmaya çalışıyorum. Da Vinci gibi bir yaprağı bile elime alıp bakıyorum, düşünüyorum, bunun sırrı nedir?
Not: Bu röportaj Hece dergisinde 2015 yılında yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok: