18 Temmuz 2008 Cuma

War (Savaş)

Şinasi Güneş

“Şimdi buradasın; bir saniyelik bir varoluş, duvarda ezilen sinekler gibi”..
Francis Bacon

Sineklerin ömrü insanların ömrü ile mukayese edildiğinde çok kısa. İnsan ömrü de
kozmosdaki zaman kavramı düşünüldüğünde çok kısa. Esas olan sinek ve insanın birbirinden farksız olduğudur. İnsanoğlu bu kısa ömrünü kıyasıya savaşarak geçirmiştir.
Bugün gerçek savaş, her zaman adı barış olan savaşın patlamasıyla oluşuyor.
“Gerilla Graffiti”leriyle dünya çapında tanınan Banksy, Batı Şeria’da İsrail’in Filistin’le arasında ördüğü duvara “Tatil Enstanteneleri” adıyla hayatla dalga geöçen esprili resimler yapmıştı.Bu resimler İsrail tarafındaydı.

İstanbul’da hükümete ve toplumun sanat insiyatiflerine muhalif, sokaklarda uygulanan graffiti ve sitensil’lar her geçen gün artmakta. Nitekim Flypropaganda’ya ait fotograf “Savaş” bunun iyi bir örneği. Flypropaganda’nın üretimlerini Beyoğlu ve çevresinde sıklıkla görebiliyoruz. Motif olarak sineği kullanıyor. Bazen bir ATM gişesine bazen bir reklam panolarının üzerine müdahale ediyor.
Hatırlanacağı üzere grafiti sanatçıları, Tunç "Turbo" Dindaş - "S2K", WYNE - "S2K", Ari Alpert; Flypropaganda'nın ortak çalışması ile 9. Uluslararası İstanbul Bienali'nde Sanatçı Luca Frei'nin enstalasyonu oluşturulmuş idi. (16 Eylül - 30 Ekim 2005)

Bizi şaşırtan bu üretimlerin bir o kadar hızlı bir şekilde üstünün kapatılmasıdır. Halkımızın çizgi dışı görüntülere karşı son derece tahammülsüz olması bir anlamda ürkütücü.Ülkemizde kamuya açık alanlarda illegal olarak yapılan graffiti suç sayılıyor. Graffiti yapan yazıcılara göre ise bu bir suç değil, SANAT. Bu durum daha çok mülk sahiplerini ilgilendiriyor.Fakat devletin birimleri, belediyeler vb. kurumlar devreye giriyor.Bu da işleri güçleştiriyor.
Sokak sanatının yaygınlaşmasında internetin rolü büyüktür. İnternetin dezavantajı ise çok tüketildikçe popülistleşmesi, anlama ilişkin içeriğinin boşaltılması tehlikesidir.
Galeriler ve benzeri mekanlarda da küratör merkezli graffiti ve stensil uygulamalarının olduğu sergilere rastlamaktayız.Bunun başka bir varyasyonunu galerilerle çalışan sanatçıların başını çektiği 7 eylül 2006’ da açılan “Exociti” sokak sanatı projesi oluşturuyor. Projenin kuratörü Övül Durmuşoğlu’nun ilgili sanatçıları sokak sanatı yazıcılarından değil de İstanbul sanat arenasında adı sıkça geçen sanatçılardan (Selim Birsel, Mürüvvet Türkyılmaz, Hale Tenger, Adnan Yıldız) oluşturması başlı başına bir handikap.Oysa binlerce yazıcı var şu an bombalarını salan.Bu sergi bağlamında olan yaklaşımlar politik olan içerikten yoksundur. Oysa sokak sanatı resmi olan yada kurumsallaşmış olanın karşısındadır.Sokak sanatı direkt olandır vede günlük hayatın içindedir.

Son dönemde sokak sanatı uygulayıcılarının üretimleri bazı batı şehirlerinde sokakların değer kazanmasına neden oluyor.Graffiti ile bezenmiş bu sokaklarda ev ve kira fiyatlarının artması dolaşımın farklı bir yüzünü göz önüne sermektedir. Artık kuytu saloş sokaklar hit sokaklara dönüşmektedir.

Sokak sanatı örnekleri ne kadar mahalif de olsa ticari bir meta olarak kullanılabiliyor.Bazen bir poster, bazen bir sticker, bazen bir haber olarak. Sanatçı yeni ve özgün olanın peşinde. Kapitalizmde yeni ve özgün olanı satın alıyor. Sanatçının yeni ve özgün olanı, kapitalizmin en büyük ticari silahı haline geliyor. Kapitalizm güdümlü olan yaratıcılığının tekabüliyetini bu şekilde sağlıyor.
















Flypropaganda

Hiç yorum yok: